Ters Lale

Bir çiçek birden fazla efsaneye hem tanık hem de sahip olabilir mi? Elbette olabilir. Ters lale çiçeği birçok efsaneye konu olmuştur ve hüznün sembolü olarak kabul edilir. Ters lale anlamı diye arattığınızda hüzün, kerbela ve ağlayan gelin olarak tanımlanır.

Endemik bir tür olduğu için herkes bu ihtişamlı çiçeği görebilme şansını yakalayamaz. Neyse ki sanal ortamda neredeyse her şeye ulaşıp görsellerine de göz atabiliyoruz. Ters lale ismini çiçek kısmının ters olmasından dolayı almıştır. Peki, bu kadar efsane olmuş olan ters lalenin özelliği nedir ve nerede yetişir? Bu soruların cevaplarını yanıtlarken bir de ters lale hikâyesine göz atalım.

Ters Lale Nerede Yetişir?

Ağlayan gelin ve Kerbela çiçeği olarak da anılan ters lale Anadolu’da yetişir. Soğanlı bir çiçek türü olduğu için kendiliğinden tohumlanıp bir daha ki sene tekrar açar. Eskiden ters lale yetiştirmek imkansızken 20. Yüzyıl sonrası yetiştirilmeye başlandığı için 165 türe sahip olmuştur. Ters lale dağların en yüksek yerlerinde yetiştiği için yüksek rakıma sahip olan Batman, Hakkari, Adıyaman, Elazığ, Bitlis ve Van illerinde yetişir ve bu illerin simgesi haline gelmiştir.

Ters lale görmek isteyenler bu illeri gezerken belki şans eseri karşısına çıkan bir ters lale bahçesine tanık olurlar. Ters lale yetiştirmek isterseniz 1000 ile 3000 metre yükseklikte bir yere sahip olmalısınız. Fakat gelişen teknoloji ile gereken güneş ışığı ve sıcaklığı yakalayarak üretime geçebilirsiniz.

Ters lale güneş ışığını çok sever fakat sulu toprağı sevmezler bu nedenle de yüksekten aşağı şekilde meyilli olarak dikerek suyun toprak içerisinde kalmasını engelleyebilirsiniz. Humuslu ve kumlu topraklarda daha hızlı yetiştikleri için toprak seçimini iyi yapmalısınız.

Tohum olarak yani soğan olarak satıldığını biliyoruz fakat satın almadan önce bakımı ve yetiştirmesi hakkında bilgi sahibi olmanızı tavsiye ediyoruz. Umarız harika bir bahçeye sahip olur ve bu endemik türü devam ettiren bireyler arasında yer alırsınız. Doğanın bize ikramı olan çiçeklerin özellikle Anadolu’nun sembolü olan ters lalenin daima var olmasını çok isteriz. Her dalında altı çiçek bulunan ters lale soğuk havayı çok sever ve yaprakları donsa bile güneş açtığında büyümeye devam ederler. Soğuk hava sevdikleri için sonbaharda ekilmelidir ve şubat sonu mart ayı başı da çiçek açması beklenmelidir.

Uzmanlar bu çiçeğin yerinin saksı değil doğa olduğunu belirtiyor ve satılması için soğan köklerinin alınması nedeniyle daha da tehlikede olduklarını belirtiyorlar. Onları evimizin balkonunda görmeyi elbette çok isteriz fakat endemik bir tür olduğu için bu zevkten vazgeçip sanal ortamdan ya da yetiştiği yerlere giderek görmeliyiz.

Ters Lale Hikâyesi

Ters Lale hikâyesi aslında birden fazladır bu nedenle ters lale hikâyeleri demek daha doğru olur. Endemik bir çiçek türü olan ters lale Hristiyan efsanelerine göre Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğini gören ve şahit olan Hz. Meryem’in hüznü ile dökülen gözyaşlarının döküldüğü yerde ters lale bitmiştir yani çıkmıştır.

Müslüman efsanelerine göre ise; Hz. Hasan ve Hüseyin’in Kerbela’da şehit olmasından dolayı çiçeğin boynu bükük ve rengi de kırmızıdır. Aşk hikâyesi olarak da ünvana sahip olan Ters lale Ferhat ve Şirin’in birbirine kavuşamaması nedeniyle hüznün simgesi olarak kabul edilmiş ve boynunu bükmüştür.

Rivayetler ne olursa olun Ters lale diye bir çiçeğin var olduğunu ve bize sunulmuş bir lütuf olduğunu çok iyi biliyoruz.
Ters lale hüznün simgesi olması güzelliğinin üzerine gölge bile düşüremez ve değerini düşüremez. Kerbela ve diğer efsaneleri belirtmişken bir de ağlayan gelin anlamını da açıklamak isteriz.

El bebek gül bebek büyütülen genç kızlar baba evinden başında kırmızı örtü ve gözlerinden dökülen yaş ile başı öne eğik olarak çıkarlar. Bu nedenle de bu çiçeğe ağlayan gelin sembolü olduğu söylenmiştir. Gelin hem ağlar hem giderken evinin çiçeği olarak ve de her evin kızı biricik olduğundan endemik bir tür olan ters laleye benzetilmesi de çok hoş bir şey aslında.

Doğaseverlerin ters lale çiçeği tükenmesin diye her yıl yürüyüş yaptıklarını biliyor muydunuz? Farkındalık yaratmak ve ters lale türü ülkemizde tükenmesin diye yapılan bu yürüyüşlere bende katılmak isterdim doğrusu. Doğaya ait olan doğada kalmalı ve maddiyat için her şeyi bizim sanmamalıyız.